Haber

“Toplumun Görünümü 2022: Pandemi Sonrası Toplum” raporu kamuoyu ile paylaşıldı

İLKE Vakfı ile Sosyal Niyet ve Araştırma Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan “Toplumun Görünümü 2022: Pandemi Sonrası Toplum” raporunun detayları açıklandı.

Raporu kamuoyuyla paylaşmak üzere bir otelde düzenlenen basın toplantısında konuşan İlke Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Lütfi Sunar, “Kovid-19 salgını ülkeler arasında, ülke içinde, sosyal gruplar arasında, aileler arasında ve aileler ve bireyler arasında, dünyanın her yerinde.” dedim.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın da, “Pandemi tüm eşitsizliklerimizi ortaya çıkardı. Pandemi ile kuracağımız ilişki doğrudan kendi sosyo-ekonomik durumumuzla ilgiliydi ve aileler de bundan etkilendi. .” dedi.

Kovid-19 sürecinde özellikle aileyi ilgilendiren bir “kapatma sorunu” olduğuna dikkat çeken Akın, şöyle devam etti:

“Çünkü kapatma, aile odaklı bir süreç olarak ele alınıyor. Yani kapanmayı, kapanmayı, kamusal alanda işleyişin kapanmasını, aile ilişkilerinin ev içinde yeniden tanımlanmasını gerektiren yeni bir durum ortaya çıktı.”

Ailedeki değişimin Kovid-19 salgınının en önemli yönlerinden biri olduğunu vurgulayan Akın, “Üstelik bu sadece birkaç ülkede değil tüm dünyada yaşandı. aile, kendi işlevlerini ve hatta kamusal alanda devam eden birçok işlevi yeniden ele alarak, “İş yapmak anlamına gelebilir, çocukların eğitimine devam etmek olabilir. Bu nedenle, aslında rollerin yeniden tanımlanması zor bir süreçti. Bu da kaçınılmaz olarak önceki aile yapısının işleyişinde bir değişikliği gerekli kıldı.” değerlendirmesini yaptı.

Rapordan ayrıntılar

Raporun ilk bölümünde 16 farklı kategoride toplumun bakış açısı somut göstergeler, grafikler ve karşılaştırmalarla ortaya konuyor. Raporun ikinci bölümünde ise “sağlık, aile, eğitim, çalışma hayatı ve eşitsizlikler” başlıkları uzmanlar tarafından değerlendiriliyor.

“Aile yapısı yavaş da olsa değişiyor”

“Toplum Görünümü 2022: Salgın Sonrası Toplum” raporunda, aile yapısının yavaş da olsa değiştiği belirtildi.

Klasik bağ, değer ve alışkanlık kalıplarını değiştirmeye dinamik bir aday olan beş ve daha fazla kişiden oluşan hanelerin oranının giderek azaldığı, tek ebeveyn ve çocuklardan oluşan ailelerin oranının arttığı kaydedildi.

Raporda, ailenin toplumda çok güçlü ve yerleşmiş bir norm olmasına karşın, özellikle kentleşme ve istihdama katılımın artmasıyla birlikte, aileden beklenen ekonomik, ahlaki ve kültürel rollere yönelik belirsizliğin ve arayışların arttığına dikkat çekildi. daha yoğun.

Kadınların eğitime erişimi arttı

Yükseköğretimin son yirmi yılda geç ama hızlı bir şekilde yaygınlaşmasının genç kuşak kadınların eğitime erişimini çok daha olanaklı hale getirdiğine değinilen raporda, bunun çalışma hayatından beklentileri de artırdığı ifade ediliyor. hem ilk evlenme yaşı hem de ilk çocuk yapma yaşı yükseldi.

Raporda, son 10 yılda eğitimin her kademesine katılımın arttığı, okul öncesi eğitim kurumlarının çocuğun toplumsal anlamındaki değişimi gösterecek şekilde hızla yaygınlaştığı belirtildi.

Raporda, gerek ortaöğretim gerekse yükseköğretim kademelerinde net okullaşma oranlarının son 10 yılda artmaya devam ettiği belirtiliyor. “Bu nedenle, eğitmen kalitesi, araç ve altyapı yeterliliği, öğrenme çıktılarının minimum kalitesi ve beceri geliştirme, eğitimin her kademesinde kilit konular haline geldi.” söylendi.

Sosyal medya kullanımı ve bağlantı yoğunluğu artıyor

Raporda, 2021 yılının prestijiyle birlikte taşınabilir abonelik sayısının 86 milyonu geçtiğine, fiber internet ve akıllı telefonların her yaştan insan tarafından giderek daha fazla kullanılmaya başlandığı, bilgi ve bağlantı net gelirinin ise arttığına dikkat çekildi. teknoloji şirketleri çok hızlı artıyor.

Sunulan hizmetin kalitesi, müşteri haklarının korunması ve fiyatlama bahislerinde sıkı denetime ihtiyaç duyulduğunun çok net olarak görüldüğü raporda, giyim ve gıda gibi tüketim kalemlerinin son dönemde büyük ölçüde online platformlara kaydığı kaydedildi. alışveriş alışkanlıklarında değerli bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu gösteren salgın.

Türkiye’nin nüfus artış hızı düşüyor

Raporda, çiftlerin çocuk sahibi olma eğilimlerinin azalmasına, beklenen yaşam süresinin uzamasına ve bunun sonucunda Türkiye’nin gençleşen bir demografik yapıya değil, giderek yaşlanan bir demografik yapıya geçtiğine dikkat çekildi.

Medyan yaşın 2022’de 33’ün üzerine çıktığı belirtilen raporda, il ve ilçe merkezlerinde yaşayan nüfus oranının yüzde 90’ın üzerinde olmasıyla birlikte sosyal, ekonomik ve kültürel ihtiyaçların karşılandığının görülmesi gerektiği belirtildi. büyük şehirlerde ağırlaşan orta yaşlı ve yaşlıların oranı artık çeşitleniyor.

samandaghaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu